Anksiyete (Kaygı), hayatın zorluklarına ve tehlikelerine karşı ortak, normal ve genellikle yararlı bir cevaptır. Ancak anksiyete bozukluğu çeken insanlarda anksiyete düzeyleri kontrolden çıkar ve normal işleyişine müdahale eden psikolojik ve fiziksel belirtilere neden olurken, bariz dış stres kaynaklarının olmaması durumunda dahi görünür veya stres faktörleri karşısında aşırı derecede aşırıdır.
Araştırmacılar, anksiyete bozukluklarının beynin belirli bölgelerindeki hiperaktiviteden kaynaklandığına, sinir hücrelerinin aktivite düzeylerini kontrol altında tutmaktan sorumlu olan nörotransmitter gama-aminobütirik asidin (GABA) düşük seviyelere bağlı olduğunu düşünüyorlar. Anksiyete bozuklukları genelde ailelerde görülür.
Ne kadar yaygın olmasına rağmen, kaygı azaltılabilir: Bir çalışmada, birinci basamak sağlık ekibini ziyaret eden hastaların neredeyse yüzde 20’sinde en az bir anksiyete bozukluğu teşhisi kondu; ancak yüzde 41’i tedavi almıyordu.
Anksiyete Belirtileri
- Anksiyete ile ilgili genel psikolojik belirtiler arasında
- Sinirlilik
- Yoğun korku
- Endişelenme
- Konsantrasyon zorluğu ve genel “tuşlanmış” bir his.
Anksiyetenin fiziksel belirtileri arasında
- Terlemek
- Kuru ağız
- Titreme
- Baş dönmesi
- Kalp çarpıntısı
- Kas gerginliği
- Mide bulantısı
- Huzursuzluk
Bazı tıbbi durumlar ve ilaçlar endişeye neden olabilir veya semptomlarını üretebilir. Alkol yoksunluğu, astım, aşırı aktif tiroid ve folat veya vitamin B12 eksikliği örnektir. Anksiyete belirtilerine neden olan veya taklit edebilecek ilaçlar, efedrin ve epinefrin gibi bronkodilatörleri, metilfenidat (Ritalin) gibi psikostimülanları ve tiroid hormonunu içerir.
Anksiyete Nedenleri
Genel anksiyete bozukluğu beyindeki düzensiz nevrotransmitter seviyeleri ile ilişkilidir. Nörotransmitterler, sinir uçları boyunca sinyal taşıyan kimyasallardır. Kaygı içeren bir nörotransmitter arasında norepinefrin, GABA (gamma-aminobütirik asit) ve serotonin bulunur.
Norepinefrin, locus ceruleus (beyindeki dördüncü ventriküle yakın sinir kümesi) içinde yoğunlaşmıştır. Lokus serüloidindeki artmış aktivite anksiyete ile ilişkilidir ve lokus serülozu aktivitesinde azalma kaygıyı azaltır. Artan GABA ve serotonin düzeyleri anksiyete düzeyini düşürmektedir. Bu nörotransmitterlerin tümü artan kaygı sırasında etkileşime girer.
Psikodinamik psikoloji teorisi, bilinçaltı motivasyonlarımızın bilinçli zihnimizin kısıtlamaları ile çeliştiği zaman ortaya çıkan bir uyarı mekanizması olarak endişe görür.
Davranış teorisi, endişenin belirli bir durumda nasıl davranacağını bilmemekten kaynaklandığını kabul eder. Uygunsuz davranış nedeniyle olumsuz sonuçlar doğurma ihtimali tereddüt ve hareketsizlikle sonuçlanabilir. Kaygı, benzer durumlara göre genelleştirilebilir. Örneğin, belirli bir testi almakta duyulan endişe, gelecekteki tüm testleri alarak genelleştirilebilir.
Bir yanıt bırakın